İngilizce Zıt Anlamlı Kelimeler
İngilizce

İngilizce Zıt Anlamlı Kelimeler

Comments are off

İngilizce dilinin zenginliği, birçok kelimenin farklı anlamları ifade etmesiyle tanınır. Ancak bazen, İngilizce zıt anlamlı kelimeler gibi anlamın tam tersini ifade eden kelimeler de mevcuttur. İşte burada karşımıza “İngilizce zıt anlamlı kelimeler” kavramı çıkıyor. İngilizce zıt anlamlı kelimeler, dilin renkli paletindeki birçok tonu temsil eder. İster yazılı, ister sözlü iletişimde olsun, bu kelimeler, iletişimimizi daha zengin ve etkili kılar. Örneğin, “büyük” ile “küçük”, “sıcak” ile “soğuk” gibi. Bu zıtlıklar, dilimizi kullanırken ifade etmek istediğimiz duyguları ve fikirleri netleştirir. Bu yazıda, İngilizce zıt anlamlı kelimelerin önemini ve kullanımını inceleyeceğiz. Haydi, İngilizce zıt anlamlı kelimelerin dil dünyamızdaki bu önemli unsurlarını keşfetmeye başlayalım!

İngilizce, dünya üzerinde milyonlarca insanın ortak iletişim aracı olarak kullanılan bir dildir. Bu dilin zenginliği, sadece kelime dağarcığının genişliği ile değil, aynı zamanda kelime çiftlerinin zıt anlamlarının da zenginliğiyle bilinir. İngilizce zıt anlamlı kelimeler, iletişimi daha etkili kılar, ifadelerimize renk ve derinlik katar. Bu makalede, İngilizce zıt anlamlı kelimelerinin önemini ve kullanımını keşfedeceğiz.

  1. İngilizce Zıt Anlamlı Kelimelerin Çeşitliliği

İngilizce zıt anlamlı kelimelerin çeşitliliği şaşırtıcıdır. “Büyük” ve “küçük”, “sıcak” ve “soğuk”, “hızlı” ve “yavaş” gibi temel kavramlar, günlük iletişimde sıkça karşımıza çıkar. Ancak bu çiftlerin yanı sıra, daha soyut kavramları ifade eden kelimeler de bulunur. Örneğin, “sevgi” ve “nefret”, “iyilik” ve “kötülük” gibi. Bu çeşitlilik, İngilizce dilinin derinliğini ve esnekliğini gösterir.

  1. İfade Gücü

İngilizce zıt anlamlı kelimeler, duyguları ve düşünceleri ifade etmede güçlü bir araçtır. Bir kararın “doğru” veya “yanlış” olduğunu belirtmek, bir objenin “güzel” veya “çirkin” olduğunu tanımlamak, duyguları “mutlu” veya “üzgün” olarak belirtmek gibi durumlarda, zıt anlamlı kelimelerin kullanımı, iletişimi netleştirir ve derinlik katar.

  1. Edebiyat ve Sanatta Kullanımı

İngilizce edebiyat ve sanat eserlerinde zıt anlamlı kelimeler sıkça kullanılır. Şairler, yazarlar ve sanatçılar, bu kelimeleri kullanarak eserlerine derinlik ve anlam katmayı amaçlarlar. Örneğin, Shakespeare’in eserlerinde sıkça karşımıza çıkan “aşk” ve “hate”, “light” ve “darkness” gibi kelimeler, eserlerin tema ve atmosferini güçlendirir.

  1. Dil Öğreniminde Önemi

İngilizce öğrenenler için, İngilizce zıt anlamlı kelimelerin öğrenilmesi önemlidir. Bu İngilizce zıt anlamlı kelimeler, dilin yapısal ve duygusal yönlerini anlamak için temel bir gerekliliktir. Ayrıca, kelime dağarcığını zenginleştirmek ve iletişimi daha etkili hale getirmek için bu kelimelerin doğru kullanımını öğrenmek önemlidir.

İngilizce zıt anlamlı kelimeleri, iletişimde güçlü bir araçtır. Bu kelimeler, dilin renklerini ve tonlarını ifade etmemize yardımcı olur, duygularımızı ve düşüncelerimizi netleştirir. Edebiyat, sanat ve günlük iletişimde önemli bir rol oynarlar. Dolayısıyla, İngilizce öğrenenler için bu kelimeleri öğrenmek ve doğru kullanmak, dil becerilerini geliştirmenin önemli bir adımıdır. İngilizce dilinin zıt anlamlı kelimeleri, dilin büyüleyici dünyasında önemli bir yer işgal eder.

İngilizce Zıt Anlamlı Kelimeler (250 Adet)

Ingilizce Zit Anlamli Kelimeler 1
İngilizce Zıt Anlamlı Kelimeler
  1. above – below (üst – alt)
  2. absent – present (mevcut – mevcut değil)
  3. accept – refuse (kabul etmek – reddetmek)
  4. achieve – fail (başarmak – başarısız olmak)
  5. add – subtract (eklemek – çıkarmak)
  6. admit – deny (itiraf etmek – inkar etmek)
  7. advance – retreat (ilerlemek – geri çekilmek)
  8. agree – disagree (katılmak – katılmamak)
  9. alive – dead (yaşayan – ölü)
  10. always – never (her zaman – asla)
  11. ancient – modern (antik – modern)
  12. answer – question (cevap – soru)
  13. apart – together (ayrı – birlikte)
  14. approve – disapprove (onaylamak – onaylamamak)
  15. arrive – depart (varmak – ayrılmak)
  16. asleep – awake (uyuyan – uyanık)
  17. attack – defend (saldırmak – savunmak)
  18. attractive – repulsive (çekici – itici)
  19. back – front (arka – ön)
  20. beautiful – ugly (güzel – çirkin)
  21. begin – end (başlamak – sona ermek)
  22. believe – doubt (inanmak – şüphe etmek)
  23. big – small (büyük – küçük)
  24. bitter – sweet (acı – tatlı)
  25. black – white (siyah – beyaz)
  26. blame – praise (suçlamak – övmek)
  27. bless – curse (kutsamak – lanetlemek)
  28. brave – cowardly (cesur – korkak)
  29. bright – dim (parlak – loş)
  30. broad – narrow (geniş – dar)
  31. build – destroy (inşa etmek – yok etmek)
  32. buy – sell (satın almak – satmak)
  33. calm – turbulent (sakin – çalkantılı)
  34. capture – release (ele geçirmek – serbest bırakmak)
  35. care – neglect (ilgilenmek – ihmal etmek)
  36. certain – uncertain (kesin – belirsiz)
  37. cheerful – gloomy (neşeli – kasvetli)
  38. clean – dirty (temiz – kirli)
  39. clever – stupid (zeki – aptal)
  40. close – open (kapalı – açık)
  41. cold – hot (soğuk – sıcak)
  42. come – go (gelmek – gitmek)
  43. comfort – discomfort (rahatlık – rahatsızlık)
  44. common – rare (yaygın – nadir)
  45. connect – disconnect (bağlamak – bağlantısını kesmek)
  46. considerate – inconsiderate (anlayışlı – saygısız)
  47. constant – variable (sabit – değişken)
  48. content – discontent (içerik – memnuniyetsizlik)
  49. courage – fear (cesaret – korku)
  50. cruel – kind (zalim – kibar)
  51. dangerous – safe (tehlikeli – güvenli)
  52. dark – light (karanlık – ışık)
  53. day – night (gündüz – gece)
  54. dead – alive (ölü – canlı)
  55. decrease – increase (azalmak – artmak)
  56. deep – shallow (derin – sığ)
  57. defeat – victory (yenmek – yenilgi)
  58. defend – attack (savunmak – saldırmak)
  59. delicious – disgusting (lezzetli – iğrenç)
  60. demand – supply (talep etmek – tedarik etmek)
  61. dense – sparse (yoğun – seyrek)
  62. depend – independent (bağımlı – bağımsız)
  63. destroy – create (yok etmek – yaratmak)
  64. difficult – easy (zor – kolay)
  65. dirty – clean (kirli – temiz)
  66. disappear – appear (ortadan kaybolmak – görünmek)
  67. discourage – encourage (cesaret kırmak – cesaretlendirmek)
  68. down – up (aşağı – yukarı)
  69. dull – sharp (donuk – keskin)
  70. early – late (erken – geç)
  71. east – west (doğu – batı)
  72. easy – difficult (kolay – zor)
  73. empty – full (boş – dolu)
  74. end – begin (son – başlamak)
  75. enjoy – suffer (zevk almak – acı çekmek)
  76. enter – exit (girmek – çıkmak)
  77. even – odd (çift – tek)
  78. expand – contract (genişlemek – daralmak)
  79. expensive – cheap (pahalı – ucuz)
  80. export – import (ihracat – ithalat)
  81. external – internal (harici – dahili)
  82. fair – unfair (adil – adaletsiz)
  83. fast – slow (hızlı – yavaş)
  84. fat – thin (şişman – ince)
  85. few – many (birkaç – birçok)
  86. finish – start (bitir – başla)
  87. float – sink (yüzmek – batmak)
  88. follow – lead (takip etmek – öncülük etmek)
  89. foolish – wise (aptal – bilge)
  90. forget – remember (unutmak – hatırlamak)
  91. fortunate – unfortunate (şanslı – şanssız)
  92. free – captive (özgür – tutsak)
  93. front – back (ön – arka)
  94. full – empty (dolu – boş)
  95. gentle – rough (nazik – kaba)
  96. give – take (vermek – almak)
  97. glad – sad (memnun – üzgün)
  98. global – local (küresel – yerel)
  99. go – come (gitmek – gelmek)
  100. good – bad (iyi – kötü)
  101. great – awful (harika – berbat)
  102. guest – host (misafir – ev sahibi)
  103. guilty – innocent (suçlu – masum)
  104. happy – sad (mutlu – üzgün)
  105. hard – soft (sert – yumuşak)
  106. hate – love (nefret etmek – sevmek)
  107. healthy – unhealthy (sağlıklı – sağlıksız)
  108. heavy – light (ağır – hafif)
  109. here – there (burası – orası)
  110. hide – reveal (saklamak – açığa çıkarmak)
  111. high – low (yüksek – düşük)
  112. hit – miss (vurmak – kaçırmak)
  113. hold – release (tutmak – serbest bırakmak)
  114. hot – cold (sıcak – soğuk)
  115. huge – tiny (büyük – minik)
  116. humble – arrogant (alçakgönüllü – kibirli)
  117. husband – wife (koca – karı)
  118. ignorant – knowledgeable (cahil – bilgili)
  119. illegal – legal (yasadışı – yasal)
  120. include – exclude (içermek – hariç tutmak)
  121. increase – decrease (artmak – azalmak)
  122. inside – outside (iç – dış)
  123. interesting – boring (ilginç – sıkıcı)
  124. join – separate (katılmak – ayrılmak)
  125. joy – sorrow (sevinç – üzüntü)
  126. junior – senior (küçük – büyük)
  127. justice – injustice (adalet – adaletsizlik)
  128. kind – cruel (nazik – zalim)
  129. king – queen (kral – kraliçe)
  130. know – ignore (bilmek – umursamamak)
  131. knowledge – ignorance (bilgi – cehalet)
  132. large – small (büyük – küçük)
  133. last – first (son – ilk)
  134. laugh – cry (gülmek – ağlamak)
  135. lazy – hardworking (tembel – çalışkan)
  136. lead – follow (öncülük etmek – takip etmek)
  137. lend – borrow (ödünç vermek – ödünç almak)
  138. less – more (az – daha fazla)
  139. lie – truth (yalan – gerçek)
  140. light – dark (ışık – karanlık)
  141. like – dislike (beğenmek – beğenmemek)
  142. limited – unlimited (sınırlı – sınırsız)
  143. listen – speak (dinlemek – konuşmak)
  144. little – big (küçük – büyük)
  145. lock – unlock (kilitlemek – kilidi açmak)
  146. long – short (uzun – kısa)
  147. lose – win (kaybetmek – kazanmak)
  148. loud – quiet (yüksek – sessiz)
  149. love – hate (sevmek – nefret etmek)
  150. low – high (düşük – yüksek)
  151. major – minor (büyük – küçük)
  152. many – few (çok – az)
  153. marry – divorce (evlenmek – boşanmak)
  154. master – servant (usta – hizmetçi)
  155. maximum – minimum (maksimum – minimum)
  156. messy – neat (dağınık – düzenli)
  157. minor – major (küçük – büyük)
  158. miss – hit (kaçırmak – vurmak)
  159. modern – ancient (modern – antik)
  160. morning – evening (sabah – akşam)
  161. narrow – wide (dar – geniş)
  162. near – far (yakın – uzak)
  163. necessary – unnecessary (gereken – gereksiz)
  164. negative – positive (olumsuz – olumlu)
  165. never – always (asla – her zaman)
  166. new – old (yeni – eski)
  167. night – day (gece – gün)
  168. noisy – quiet (gürültülü – sessiz)
  169. north – south (kuzey – güney)
  170. off – on (kapalı – açık)
  171. old – young (eski – genç)
  172. open – close (açık – kapalı)
  173. optimist – pessimist (iyimser – kötümser)
  174. order – chaos (düzen – kaos)
  175. ordinary – extraordinary (sıradan – olağanüstü)
  176. out – in (dışarı – içeri)
  177. over – under (üzerinde – altında)
  178. past – future (geçmiş – gelecek)
  179. patient – impatient (sabırlı – sabırsız)
  180. peace – war (barış – savaş)
  181. permanent – temporary (kalıcı – geçici)
  182. pleasure – pain (zevk – acı)
  183. polite – rude (kibar – kaba)
  184. poor – rich (fakir – zengin)
  185. positive – negative (olumlu – olumsuz)
  186. possible – impossible (mümkün – imkansız)
  187. poverty – wealth (yoksulluk – zenginlik)
  188. powerful – weak (güçlü – zayıf)
  189. praise – criticize (övmek – eleştirmek)
  190. prevent – allow (engellemek – izin vermek)
  191. pretty – ugly (güzel – çirkin)
  192. private – public (özel – genel)
  193. probable – improbable (muhtemel – muhtemel olmayan)
  194. problem – solution (sorun – çözüm)
  195. question – answer (soru – cevap)
  196. quiet – noisy (sessiz – gürültülü)
  197. rare – common (nadir – yaygın)
  198. real – fake (gerçek – sahte)
  199. reality – fantasy (gerçeklik – hayal)
  200. receive – send (almak – göndermek)
  201. reject – accept (reddetmek – kabul etmek)
  202. relax – stress (rahatlamak – stres)
  203. remember – forget (hatırlamak – unutmak)
  204. remove – add (çıkarmak – eklemek)
  205. repair – damage (tamir etmek – zarar vermek)
  206. rich – poor (zengin – fakir)
  207. right – wrong (doğru – yanlış)
  208. rise – fall (yükselmek – düşmek)
  209. rough – smooth (kaba – pürüzsüz)
  210. safe – dangerous (güvenli – tehlikeli)
  211. satisfy – disappoint (tatmin etmek – hayal kırıklığına uğratmak)
  212. save – spend (tasarruf etmek – harcamak)
  213. scatter – gather (saçmak – toplamak)
  214. scream – whisper (bağırmak – fısıldamak)
  215. search – find (aramak – bulmak)
  216. separate – together (ayrı – birlikte)
  217. serious – funny (ciddi – komik)
  218. shallow – deep (sığ – derin)
  219. shame – pride (utanç – gurur)
  220. sharp – dull (keskin – donuk)
  221. short – tall (kısa – uzun)
  222. shut – open (kapat – aç)
  223. simple – complex (basit – karmaşık)
  224. single – married (bekar – evli)
  225. sink – float (batmak – yüzmek)
  226. slow – fast (yavaş – hızlı)
  227. small – large (küçük – büyük)
  228. smooth – rough (pürüzsüz – kaba)
  229. soft – hard (yumuşak – sert)
  230. sorrow – joy (üzüntü – sevinç)
  231. sour – sweet (ekşi – tatlı)
  232. spend – save (harcamak – biriktirmek)
  233. start – finish (başlamak – bitirmek)
  234. stop – go (durmak – gitmek)
  235. straight – crooked (düz – eğri)
  236. strong – weak (güçlü – zayıf)
  237. succeed – fail (başarmak – başarısız olmak)
  238. sunny – cloudy (güneşli – bulutlu)
  239. sweet – bitter (tatlı – acı)
  240. tall – short (uzun – kısa)
  241. tame – wild (ehlileştirmek – vahşi)
  242. teach – learn (öğretmek – öğrenmek)
  243. terrible – wonderful (korkunç – harika)
  244. thick – thin (kalın – ince)
  245. tight – loose (dar – gevşek)
  246. tiny – huge (minik – büyük)
  247. together – apart (birlikte – ayrı)
  248. top – bottom (üst – alt)
  249. true – false (doğru – yanlış)
  250. trust – doubt (güvenmek – şüphelenmek)
ilginizi Çekebilir

1. En Çok Kullanılan İngilizce Kelimeler

2.İngilizce Tarih Yazımı

3.İngilizce Sayılar

Yazar: Almanca Portalı