Causative (İngilizce Ettirgen Çatı):
Ettirgen çatı, bir eylemin gerçekleştiği durumu ifade eden dil bilgisi bir yapıdır. Eylemi gerçekleştirenin kim olduğunu vurgulamak yerine, eylemin etkilenen tarafını öne çıkaran bir çatı türüdür. Türkçe’de ettirgen çatı, genellikle “-(i)l, -il, -ın, -in, -un, -ün” gibi edatlarla birlikte kullanılan bir dil bilgisi yapıdır.
Örneğin:
- Evin penceresi kırıldı. (Eylemi kimin gerçekleştirdiği belirtilmemiştir, sadece pencerenin kırıldığı ifade edilmiştir.)
- Çocuk, oyuncağıyla oynandı. (Burada da eylemi kimin gerçekleştirdiği belirtilmemiş, sadece oyuncağın oynandığı ifade edilmiştir.)
Ettirgen çatı, bir eylemin etkilenen tarafını vurgularken, etken çatı daha çok eylemi gerçekleştiren kişiyi öne çıkaran bir dil bilgisi yapıdır. Ettirgen çatı, pasif cümlelerde sıkça kullanılır ve bu cümlelerde genellikle “-(i)l, -il, -ın, -in, -un, -ün” gibi edatlar önemli bir rol oynar.
İngilizce Causative
İngilizcede causative yapısı, bir eylemi başkasına yaptırmak amacıyla kullanılan ettirgen çatıyı ifade eder. Türkçe dil bilgisinde, ettirgen çatı, bir işin başkasına yaptırıldığını anlatmak için kullanılır. İngilizcede ise bu yapının özel bir yapısı bulunmaz, bunun yerine ettirgenlik, doğrudan doğruya ettirgenlik anlamı taşıyan bazı fiillerle ifade edilir.
Bu fiiller genellikle “have,” “get,” “make,” ve “let” fiilleridir ve Causatives yapısıyla aşağıdaki şekillerde kullanılır:
- have + someone + V1
- have + something + V3
- get + someone + to + V1
- get + something + V3
- make + someone + V1
- let + someone + V1
Yukarıdaki yapıları dikkatlice incelediğimizde, yardımcı fiiller kişi (someone) ile kullanıldığında ana fiilin V1, şey (something) ile kullanıldığında ise V3 şeklinde olduğunu gözlemleyebiliriz.
Causative Have + Somebody + Do + Something
Bu yapıda, “have + someone + V1” yapısı, bir şahsa, o kişinin doğal olarak yapması beklenen bir görevin yaptırıldığını ifade eder. Özellikle meslekleri gereği belirli bir işi yapan kişilere bu yapı sıkça uygulanır.
Örnekler:
🇺🇸 I’ll have the gardener plant trees.
🇹🇷 Bahçıvana ağaç diktireceğim.
🇺🇸 Have the driver bring the car round at 5.
🇹🇷 Şoföre arabayı saat 5’te getirt.
🇺🇸 Anna had the photographer take her photograph.
🇹🇷 Anna fotoğrafçıya fotoğrafını çektirdi.
🇺🇸 I had the barber cut my hair.
🇹🇷 Kuaföre saçımı kestirdim.
Causative Have/Get + Something Done
Bu yapıda, “have + something + V3” ve “get + something + V3” yapısıyla bir nesne kullanıldığında, belirli bir işin yapılacağı ancak bu işi kimin yapacağının belirtilmediği anlatılır.
Örnekler:
🇺🇸 He is going to have/get his car repaired.
🇹🇷 Arabasını tamir ettirecek.
🇺🇸 Tom went to have/get his hair cut.
🇹🇷 Tom saçını kestirtmeye gitti.
🇺🇸 I should have/get my car cleaned.
🇹🇷 Arabamı temizletmem gerekiyor.
🇺🇸 I need to have the computer repaired.
🇹🇷 Bilgisayarı tamir ettirmem gerekiyor.
Causative Get + Somebody + to Do Something
Bu yapıda, “get + someone + to + V1” yapısıyla belirli bir şahsın, bir işi yapması için ikna edildiği ifade edilir.
Örnekler:
🇺🇸 I always get Tom to help me.
🇹🇷 Her zaman Tom’un bana yardım etmesini sağlarım.
🇺🇸 Jane couldn’t get her friend to do her homework.
🇹🇷 Jane, arkadaşına ödevini yaptırtamadı.
🇺🇸 I get my sister to make pasta yesterday.
🇹🇷 Dün kardeşime makarna yaptırdım.
🇺🇸 She got her husband to buy a car.
🇹🇷 Kocasını araba almaya ikna ettirdi.
Causative Make + Somebody + Do Something
Bu yapıda, “make + someone + V1” yapısıyla belirli bir kişinin bir işi zorla yaptırıldığı ifade edilir.
Örnekler:
🇺🇸 They made him tell everything.
🇹🇷 Ona her şeyi anlattırdılar.
🇺🇸 The officer made the soldiers fire at the dogs.
🇹🇷 Komutan, askerleri köpeklere ateş ettirdi.
🇺🇸 She made his husband leave the house.
🇹🇷 Kocasını evden uzaklaştırdı.
🇺🇸 He made his friend stay at home for dinner.
🇹🇷 Arkadaşını akşam yemeği için evde kalmaya zorladı.
Causative Let + Somebody + Do Something
Bu yapıda, “let + someone + V1” yapısıyla belirli bir kişinin bir işi izin verilerek yaptığı ifade edilir.
Örnekler:
🇺🇸 John never lets anybody else drive his car.
🇹🇷 John asla başka birinin arabasını kullanmasına izin vermez.
🇺🇸 Please let me stay and help you.
🇹🇷 Lütfen kalmama ve size yardım etmeme izin verin.
🇺🇸 He let me see her photograph.
🇹🇷 Fotoğrafını görmeme izin verdi.
🇺🇸 My mom let me invite my friend to the dinner.
🇹🇷 Annem arkadaşımı yemeğe davet etmeme izin verdi.